Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'de yaklaşık 5 milyon engelli bulunuyor. Bu sayı, nüfusun yüzde 6,6'sına tekabül ediyor. TÜİK verilerine göre, engellilerin yüzde 67'si kaldırımlarda ve yollarda yürürken, yüzde 66'sı evlerinde, yüzde 60'ı mağazalarda ve yüzde 58'i kamu binalarında erişilebilirlik sorunu yaşıyor. İstihdam, aynı zamanda engellilerin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri ve engellilerin yalnızca yüzde 23'ü istihdam edilmektedir.
Bu veri, maalesef bize engellilerin erişiminin Türkiye'de büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Fiziksel alanlardaki erişilebilirlik problemlerinin yanı sıra, dijital alanların da engelliler için çok uygun olduğunu söyleyemiyoruz. Pek çok teknoloji şirketi, çevrimiçi ürünlerinde dijital erişilebilirliğe yatırım yapmak için fazladan bir adım atmıyor. Biz British Council olarak, erişilebilirliğin bir lüks olmaması gerektiğine ve herkesin bir hizmet veya ürüne eşit olarak erişebilmesi ve bundan yararlanabilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Eşitlik ve çeşitlilik konusundaki taahhüdümüz doğrultusunda, tüm çevrimiçi ürünlerimizin engeli olan kullanıcılar tarafından erişilebilmesini sağlamayı hedefliyoruz ve engelli erişimi konusunda uzmanlaşmış olan Erol Taşgın ile tanışma fırsatı yakaladık. Türkiye'de Nesta Yaratıcı Girişimcilik programını tamamladıktan sonra, internet bağlantısı olan herhangi bir cihazla erişilebilen dijital sergi projemiz ‘Duvarları Olmayan Müze’de danışman olarak Erol ile çalışmaya başladık. İşte Erol’un Nesta Girişimcilik Eğitim programından dijital sergi danışmanlığına uzanan kişisel yolculuğu…
1.Bize kendinden kısaca bahseder misin? Kendi işini kurma konusundaki başlangıç noktan neydi? Nasıl bir eksiklik gördün ve bu girişimi hayata geçirmeye karar verdin?
25 yaşındayım ve Marmara Üniversitesi Ekonometri bölümü mezunuyum. Üniversiteyi bitirmemin ardından, uluslararası bir sigorta şirketinde yaklaşık üç yıl Finans Uzmanı olarak çalıştım. Aslında kendi işimi kurma konusundaki başlangıç noktam, yurtdışında katıldığım engelli teknolojileri üzerine bir fuardı. Bu fuar sonrasında, birçok teknolojinin ve ürünün çok pahalı olduğunu gördüm. Bazı teknolojiler ise ülkemize ya henüz gelmemiş oluyor ya da ülkemize, piyasaya sürümünden çok sonra ulaşıyordu. Doğumdan itibaren tüm engel gruplarıyla iç içe büyüyen bir birey olarak, bu durum fazlasıyla dikkatimi çekti. Teknolojinin engelliler için önemini bildiğimden, bu konuda bir adım atmak istedim. Yazılım, web erişilebilirliği ve AR-GE ürünleri üzerine projeler üretmeye başladım. Bu projelerle engellilere fırsat eşitliği sağlamayı, üretime ve tüketime daha çok katılmalarını hedefledim. Tüm bu süreç sonunda, İstanbul’da çalışmakta olduğum kurumdan istifa ederek Ankara’da kendi işimi kurmak için ilk adımımı atmış oldum.
Zeyra Teknoloji ile engelli insanların ihtiyaçlarını karşılamak, bu alanda çalışmak, erişilebilirlik konusunda danışmanlık vermek ve dijital ürünleri tüm kullanıcılar için daha erişilebilir hale getirmek istedim. Ürün ve hizmetlerinizin çevrimiçi platformlarda erişilebilir olması, ürünleriniz ve hizmetlerinizle ilgilenecek büyük bir kitlenin güvenini kazanmanız anlamına gelir. Web sitelerinin ve mobil uygulamaların erişilebilirliği ancak engelli kişilerce test edildiğinde anlaşılabilir. Engelli personelimiz, destek teknolojilerinde hangi sorunları yaşadıklarını belirlemek için web sitelerinin ve mobil uygulamaların her sayfasını ve şablonunu gözden geçiriyor ve bu bulguları otomatik testlerle rapor ediyorlar. Bu doğrultuda, erişilebilirlik ile ilgili sorunların çözümü için müşterilerimize önerilerde bulunuyoruz. Tüm tarayıcılarda ve tüm destek teknolojilerindeki problemler çözülene kadar da testler devam ediyor.
2.Türkiye'deki ürün ve hizmetlere ilgili olarak, engelli erişiminin zorlukları ile başa çıkmak için başlangıç noktanız neydi?
Bizim başlangıç noktamız; engelli bireylere yönelik oluşan önyargıların kırılması noktasında, onların teknoloji yoluyla bilgi ve becerilerini geliştirmek oldu. Örneğin; geçmişte bir kitabı okumak için gören birinin bir ses kayıt cihazına sesli okuma yapması gerekirdi ve görme engelli bireyler bunun için ya gönüllü birini bulmak ya da bu işi yapması için birine ücret ödemek durumunda kalırlardı. Oysa ki şu anda, varsa kitabın elektronik sürümünü satın alabilirler ya da bir tarayıcı sayesinde kitabı erişilebilir hale getirebilirler.
Teknoloji sayesinde, engelli bireyler şimdi daha önce yapamadıklarına inandıkları birçok şeyi yapabiliyorlar. Geçmişte görmeyen bireylerin kamuda çoğunlukla santral memurluğu yapabileceğine inanılır ve buralarda görevlendirilirdi. Oysa ki şimdi, eğer sistem erişilebilir hale getirilirse, görme engelli bir kişi evrak yazabilir, gönderebilir, arşivleyebilir ve gören birinin yapabildiği tüm dosyalama işlemlerini yapabilir. Geçmişte görmeyen bir öğretmenin tahtaya yazı yazması mümkün olmazdı. Oysa ki sınıflara kurulan etkileşimli tahtalara bağlanan bir kablosuz veya Bluetooth klavye sayesinde tahtaya yazı yazmak artık çok basit hale geldi.
Yine de, ele alınması gereken birçok zorluk var ve gelecekte bu engellerin aşılacağına inanıyoruz. Engelli bireyler için üretilen ürünlerin çoğu ülkemize ithal ediliyor ve bu nedenle fiyatlar çok yüksek. Engelli bireylerin bütçelerine zarar vermeden bu ürünlere erişmelerini istiyoruz. Örneğin; Braille ekran, renk tanıma cihazı, ekran büyütme programları, Braille yazıcı ve günlük yaşam ürünleri fazlasıyla pahalı. Bu ve bunun gibi ürünler için minimum maliyet ile kaliteli ürünler ortaya çıkarmak istiyoruz. Aynı zamanda, mobil uygulamalar ile engellilerin hayatını daha da kolaylaştırmak istiyoruz.
3.Nesta Yaratıcı Girişimcilik programını nasıl/nereden duydunuz? Bu programa katılmanın size faydaları ne oldu? Kişisel olarak neler öğrendiniz?
Nesta Yaratıcı Girişimcilik programından, gelen bir mail sayesinde haberdar oldum. Mail sonrası girişimcilik programı hakkında bir dizi araştırma yaptım. Araştırmalarım sonrası projelerimizin olgunlaşmasında katkısı olacağını düşünerek başvuru yaptım ve kabul edildim.
Program sonrasında, işimi ve neler yapmak istediğimi kurumlara daha anlaşılır bir dille anlatabiliyorum. Fazlasıyla terim kullandığımı burada farkettim. Programın bana kattığı en büyük artılardan birisi ise, işimi artık 30 saniyede anlatabiliyor olmam oldu. Programda yer alan her bir projeden birçok öğrenimim oldu. Karşılıklı beyin fırtınaları ile daha farklı projeler üretmemi sağladı.
4.Programa katıldıktan sonra hayatınızda neler değişti?
Program sonrasında, şirket olarak kurduğumuz stratejilerde iyileştirmeler yaptık ve yeni iletişim kanalları yaratmayı başardık. Yeni projeler, yeni insanlar ve yeni düşüncelerle tanıştık. En önemlisi de British Council’ın ‘Duvarları Olmayan Müze’ online sergi platformunda erişebilirliği artırmak adına, yeni sergisinde güzel bir iş birliği içine girdik. İnternet bağlantısı olan herkesin erişebileceği dijital bir sergi deneyimi sunmayı amaçlayan ‘Duvarları Olmayan Müze’, 2017 yılında British Council Türkiye Sanat ekibi tarafından hayata geçirildi. ‘Duvarları Olmayan Müze’nin üçüncü sergisi olan ‘Cadılarla Dans Etmek’de bu ekiple beraber çalışma fırsatımız oldu. ‘Herkes için sanat’ prensibiyle yola çıkarak sanatın bir lüks olmadığını ve herkes tarafından erişilebilir olması gerektiğini vurgulamak üzere çalıştık. Tasarlanan bir hizmette erişilebilirlik, tüm ekip tarafından benimsenmesi gereken bir konu. British Council ekibinin de bu bilince sahip olması hedeflerimize olan inancımızı arttırdı.
Bu projenin erişilebilirlik danışmanı olarak, erişilebilirliği arttırmaya ve web sitesini tüm ziyaretçiler için daha kullanıcı dostu hale getirmeye odaklandık. Erişilebilirliğe öncelik verilerek, çevrimiçi sergi özellikle dünyadaki her masaüstü veya mobil cihazdan erişilebilir olacak şekilde tasarlandı ve engelli insanlar için rahat bir sergi deneyimi olarak hizmet verecek şekilde özelleştirildi. Sesli betimleme, okuma kolaylığı, Türkçe ve uluslararası işaret dili gibi çeşitli imkanlar sunarak ziyaretçilere okuma ve keşfetme özgürlüğü sağladık. Ziyaretçiler, bu dijital sergi alanındaki eserler ve sanatçılar hakkında detaylı yazılı, görsel ve sesli bilgi alabildiler. ‘Duvarları Olmayan Müze’ projesinde yürütülen erişilebilirlik çalışması ile evrensel tasarım ilkelerine uygun, herkes için erişilebilirliği sağlayacak dijital bir sergi oluşturduk.
Engellilerin yararına çalışmalar yürüten çoğu kurum, engelli bireylere danışmadan ilerliyor. Sonuç olarak, ürünler genellikle beklenen sonuçtan uzak oluyor. Bu dijital sergide, engelli bireylerin ihtiyaçları ile çalıştık ve sergiyi başlatmadan önce onlara danıştık.
5.Erişilebilirlik, dijital ve diğer tüm platformlara nasıl entegre edilebilir?
Erişebilirlik, BM Engelli Hakları Sözleşmesi'nde yerini bulan evrensel tasarım ilkesidir. Bu ilkeye göre, bir ürün tasarlanırken en baştan tüm kesimler düşünülmelidir. Hizmet, kullanıcıya sunulduğunda herkes eşit ve erişilebilir şekilde yararlanabilmelidir. Bu bilinci ülkemize aşılamak ve var olan teknolojinin buna imkan sağlayacağına olan inancımız, çalışma motivasyonumuzu oluşturuyor. Ürün geliştirme sürecinde, erişilebilirlik uzmanlarıyla çalışılırsa, bu kriterlerin uygulanması da sağlanır. Erişilebilirlik sürece sonradan dahil edilmemesi gereken, sistemli bir planla ilerlenmesi gereken bir durumdur.
6.British Council deneyiminizi üç kelimeyle nasıl özetlersiniz?
Yenilikçi, Düşündürücü, Perspektif