Aerosollerin ve doğayı kirleten ajanların sağlık, çevre ve ekonomi üzerindeki yıkıcı etkileri giderek artmaktadır. Birleşik Krallık Fizik Enstitüsü, atmosferdeki parçacık yoğunluğunu ölçmek için yurttaş bilimi yöntemiyle bir dizi bilimsel çalışma gerçekleştirdi.
İngilizce'deki ”pea-souper / yoğun sis” tabiri ilk olarak, 19. yüzyılda Birleşik Krallık’ta sanayileşmenin giderek hızlandığı yıllarda kentlerdeki gri-yeşil renkli yoğun sis tabakasını tarif etmek için kullanıldı. Kısmen yerli kömür kullanımına dayalı olsa da, daha çok şu meşhur Los Angeles örneğinde olduğu gibi, arabaların gaz emisyonlarının havayı kirleten başka parçacıklarla birleşerek meydana getirdiği ve daha çok kentlerde görülen bir tür dumanlı yoğun sis tabakasını ifade eden ”smog - kirli hava” tabiri ise 20. yüzyılda kullanılmaya başladı. Londra’da 1952 yılında 4.000 insanın ölümüne neden olan ”yoğun sis” sırasında çekilen fotoğraflarda sokakların ve insanları kalın bir sis tabakası altında gömülü olduğu görülmektedir. Buna karşın Los Angeles’teki kirli hava, çevre aktivistleri için toplu eylem nedeni haline gelmiştir. Bugün 2015 yılında Batı dünyasında hava kirliliği eskisi kadar gündemde olmamakla beraber etkisi hala çok önemlidir.
İşte bu nedenle 2013 yılında Hollanda Leiden Üniversitesinin geliştirdiği iSPEX yurttaş bilimi projesi, 2015 sonbaharında Avrupa çapında bir girişim haline geldi. Atina, Barselona, Belgrad, Berlin, Londra, Kopenhag, Manchester, Milano ve Roma gibi kentlerde yaşayan insanlardan, iPhone için geliştirilen teknolojinin de yardımıyla hava kirliliği ölçümleri yapmaları istenmişti. Manchester Üniversitesi Fizik Enstitüsünün Birleşik Krallık’taki proje ortağı olduğu iSPEX projesinin fonlaması 2015 Uluslararası Işık Yılı [Year of Light] çerçevesinde European Union Horizon 2020 Hibe Programından sağlanmaktadır. Fizik Enstitüsü Halkla Etkileşim Direktörü Manisha Lalloo konuyu “Uluslararası Işık Yılı nedeniyle dâhil olduğumuz bu proje aslında katılmak isteyen herkese açık bir yurttaş bilimi projesiydi,” sözleriyle açıklıyor.
MAHSULE, BİNALARA VE SAĞLIĞA ZARARLARI
Fizik Enstitüsünün kuruluş amacı kültürleri fizik öğrenme konusunda teşvik etmeyi de kapsıyor. Lalloo, “Bu amaç, okul çağında olmayan [ve] yaygınlaştırma projeleriyle ulaşılamayan insanlara, yalnız yaşayan yetişkin bireylere erişmeyi de içermekte ve bu perspektiften bakıldığında da, bizim açımızdan içinde yer almak isteyeceğimiz güzel bir proje" sözleriyle konuyu özetliyor. Hava kirliliği eskisi kadar bariz olmasa dahi, sağlık ve ekonomi üzerindeki etkileri giderek daha belirgin hale gelmektedir. Avrupa Komisyonuna göre; ”hava kirliliğinin topluma doğrudan maliyeti, binalara ve mahsule verilen zarar dâhil, yılda yaklaşık 23 milyar euro olduğu ve sağlık etkileri açısından dış maliyetlerin de 330-940 milyar euro olduğu tahmin ediliyor (AB GSYİH’nın yüzde 3-9’u).”
iSPEX projesine katılan insanlar, aerosolleri ve atmosferdeki parçacıkları ölçmek suretiyle atmosferin kirlilik haritasının çıkartılmasına yardımcı oluyorlar. Bu aeresollerin yüzde 90’ı is/kurum, deniz tuzu, volkanik kül veya kum fırtınası sonucu oluşan toz/kum gibi doğal nedenlerle oluşuyor. Geriye kalan yüzde 10 ise insan kaynaklı olup, sanayiden ve otomobillerden ve fosil ve biyokütle yakıtlarının yakılmasıyla ortaya çıkıyor. Genelde açık renkli aerosoller güneş ışığını yansıttığı için iklimsel ısı kaybına neden olurken koyu renkli olanlar ise aksine ışığı emer. Aerosoller bulutlarla etkileşim içine girer ve bu da, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli'ne göre, ”iklim hassasiyeti tahminlerindeki belirsizliğin en büyük kaynağıdır.” Hava kirliliğinin sağlık ve ekonomi üzerindeki etkileri dışında, aerosollerin iklim değişikliği üzerindeki etkileri de belirsiz durumdadır.
ANINDA ÖLÇÜM SONUCU
iSPEX projesine katılanlar iPhone’larına bir uygulama indirmekte ve böylece onu spektro-polarimetre adı verilen küçük bir plastik cihaza dönüştürmektedir. Manisha Lalloo bunu, ”telefonunuza takabileceğiniz küçük penguenlere” benzetmektedir. ”Uygulama, bir merceği bulunan bu cihazın kamerasını kullanır hale gelir.”
Projeye katılan kişilerden, havanın bulutsuz ve açık olduğu bir günde dışarı çıkıp uygulamayı gökyüzüne çevirmeleri istenir. ”Yapmaları gereken tek şey iPhone cihazlarını gökyüzünü görecek şekilde tutmaktır,” diyen Lalloo süreçte yapılanı şu şekilde açıklıyor: ”iPhone cihazınızdaki kameranın yakaladığı polarize ışığın durumuna göre havadaki atmosferik parçacıkları belirler.” Yer ve zaman bilgisi de dâhil veriler daha sonra diğer Avrupa kentlerinden de gelen verilerle birlikte merkezi bir veri tabanıyla paylaşılır. Lalloo'ya göre, ”Havayı kirleten parçacıkları ve aerosolleri bu şekilde ölçmek, sabit bir yerde bulunan bilim insanlarının ve araştırmacıların çok daha yüksek teknolojili cihazlarla yaptıkları ölçümlerden ve değerlendirmelerden farklıdır. Bu, daha çok kentlerde havanın nasıl göründüğü hakkında genel bir fikir veren destekler nitelikte bir veridir.”
Toplanan veri insanların katılımını teşvik etme açısından çok yararlı; projenin kendisi de mesajın duyulmasını ve daha görünür hale gelmesini sağlıyor. Lalloo, ”Proje insanların ilgisini çekip katılımını artırıyor ve bölgeleri hakkında daha net bir fikir sahibi olmalarını sağlıyor" diyor. "Ölçüm yaptığınızda telefonunuzda anında ölçüm sonucu alırsınız.” 21. yüzyıl atmosferini, ”yoğun sis” veya ”kirli hava” gibi tabirlerini kullanmadan da görsel olarak açıklayabiliriz. Ancak gittikçe yaygınlaşan Yurttaş Bilimi yaklaşımı, konuları açıklama ve birbirimizle bağ kurma konusunda bize farklı bir yol sunmaktadır. iSPEX gibi projeler sadece daha kapsamlı veriler toplamak için değil, bilimin sosyalleştirilmesi, bilimin günlük yaşamın bir parçası haline getirilmesi ve dünyamızı daha derinlemesine tanımamız amacıyla yapılır. Böylece, dünyamızı nasıl daha yaşanabilir bir yer yapacağımızı öğreniriz.