Son yapılan araştırmalar, yüz ifadelerimizin sadece dört farklı temel duyguyu yansıtmakla kalmadığını, aynı zamanda bu duyguların kültüre göre farklı yorumlanabileceğini de gösteriyor.
Glasgow Üniversitesi Nörolojik Bilimler ve Psikoloji Enstitüsü'nden bilim insanlarının yürüttüğü araştırma, farklı kültürlerde ifade edilip algılanan altı temel duygunun; mutluluk, üzüntü, korku, kızgınlık, şaşırma ve iğrenme olduğu şeklindeki geleneksel görüşün sorgulanmasına neden oldu. Yapılan araştırma aslında sadece dört temel duygu olduğunu ortaya koymakla kalmıyor, ilgili yüz işaretlerinin de farklı kültürel zeminlerde farklı yorumlanabileceğini gösteriyor. Glasgow ekibi tarafından yapılan bu araştırma ve ortaya çıkan Yüz Grameri Üreticisi, kültürler arası empati ve anlayış oluşturulmasını kolaylaştıracak araçların geliştirilmesine olanak tanıyor.
Araştırmanın liderliğini yapan Dr. Rachael Jack tarafından ortaya konan bu doktora çalışması, yüz ifadelerinin farklı kültürler bazında nasıl deşifre edileceğini göstermenin yanı sıra, bu araştırmanın arkasındaki motivasyonu da ortaya koymaktadır: “Literatüre ve genel toplumsal kanıya hakim görüş yüz ifadelerinin evrensel olduğuydu.” Doğu ve Batı kültürlerinde insanların yüz ifadelerini anlamak için yüzün hangi bölgesine odaklandıklarını bulmak amacıyla yapılan farklı bir araştırma üzerinde çalışırken, araştırmacılar, farklı kültürlerde ortak bazı unsurlar olsa da altı temel duyguyu belirten yüz ifadelerinin her kültürde aynı anlamda okunmadığını gördüler.
Jack bunu şu şekilde açıklamaktadır: “Aslında okunan yüz ifadesinden elde edilen bilgi, gözlemcinin kültürüne göre değişiyor. Batı ve Doğu kültürlerinde insanlar yüz ifadesini okurken yüzün farklı bölgelerine odaklandılar. Bu nedenle, yüz ifadelerini tanımak ve anlamlarını çözmek için kültürel farklılıkları incelemeye devam ettim.”
KÜLTÜREL FARKLILIKLAR
1970’lerden bu yana kullanılan “ters korelasyon” yaklaşımıyla kendi kendimize şunu dedik: ”Varsayalım ki Çin’de iğrenmeyi temsil eden yüz ifadesini bilmiyoruz. Bunu öğrenmenin en iyi yolu da, tüm yüz ifadelerini bir havuzda toplayarak bunlardan farklı bileşik ifadeler üretip Çinli gözlemcilere göstermek ve iğrenmeyi ifade eden yüzleri deneklerin nasıl seçtiklerini sormak.” Bu, yüz ifadeleri konusunda herhangi bir peşin hükme dayalı bir yaklaşım değildi. “Yüz Grameri Üreticisinin Glasgow’da yaratılmış olmasının nedeni de, farklı kültürlerin yüz ifadeleriyle ilgili işaretlerini anlayabilme hedefiydi. Sosyal etkileşim ortamında paylaşılan pozlarda kullanılan yüz ifadeleri doğal olmayabileceği gibi, spontan yüz ifadelerinin de, bireylerin fiilen deneyimlediği duyguları tam olarak yansıttığını söylemek de mümkün değildir.” Ekibin geliştirdiği yazılımla üretilen farklı yüz ifadelerine tepki veren gözlemcilerin, duyguya işaret eden ifadeye ilk bakışlarında korku/şaşırma ve kızgınlık/iğrenme duygularının genellikle karıştırdıklarını gördük.
Jack, bu yüz ifadelerinin, gerek biyolojik gerekse sosyal evrim yoluyla geliştiğini söylemektedir. İnsanların ilgisini çeken husus da çalışmanın kültürler arası niteliği oldu. “Bu çalışma, hangi duyguları paylaştığımızı anlamamızı ve farklılıklarımızı bilerek gerçekte neleri ilettiğimizi idrak etmemizi ve bu sayede çok kültürlülüğün küresel bir deneyim olduğunu daha iyi görmemizi sağladı.” İşte insanların veri kullanımıyla ilgilenme nedeni de, yeni sosyal iletişim yollarıyla bilgi aktarmaktır. Jack, “Bu yazılımı farklı kültürlerde insanların yüz ifadeleriyle empati işaretlerini nasıl ilettiklerini anlamakta kullanabiliriz” diyor. ‘Ve bu tür bilgiler yanı sıra duyguları temsil eden yüz ifadelerinden ve sosyal özelliklerden elde etiğimiz bilgiler, kültürler arası etkileşimi kolaylaştırmak için tasarlanan’, örneğin Skype-türü yeni teknolojilerde bilgi iletmek amacıyla kullanılabilir. “Japonya’daki biriyle Skype benzeri bir sistem üzerinden konuşurken sistem sizin yüz ifadenizi de çevrim içi olarak okuyabilir. Daha sonra batıdaki yüz ifadeleri bilgilerine dayanarak yüz ifadenizi yorumlayabilir ve bunu da bir Japon gözlemcinin anlayacağı ifadeye çevirebilir. Böylece karşı tarafın ekranında duygularınız bir duygu etiketi olarak görüntüleyebilir, ya da bir avatar kullanıyorsanız, avatarınızın görüntüsünü Japonların anlayacağı yüz ifadesine dönüştürebilir.”